19 Ekim 2016 Çarşamba

Tarihten Günümüze Modası Geçmeyen Peştemal


Peştemal, herkesin bildiği gibi Osmanlı tarihinde bile sıklıkla kullanılmış olan, konforu ve rahatlığı sayesinde kullanımını yüzyıllardır yitirmemiş olan dokuma bezidir. İlk kullanım alanı hamamlardır. Peştemali erkekler bel aşağılarından itibaren, kadınlar ise göğüslerini örtecek biçimde daha uzun olarak bağlarlardı. Hamamlarda kullanılan peştemaller sade ve düz renkli olmakla birlikte, dışarıda giysi olarak kullanılan peştemaller ise daha renkli, desenli ve yazılı olabilmekteydi. Birçok farklı bitkiden dokunan peştemallerin en yaygın olanları pamuk, keten, kayın ağacı ve bambudur.  Günümüzde Türkiye’nin belli bazı bölgelerinde hala yöresel kıyafet olarak kullanılmaktadır.
Halk hamamlarında ve özel spa merkezlerinde hala kullanılmakla beraber, batı toplumlarında peştemalin kullanım alanlarına yenileri eklenmiştir. Evlerde pamuk peştemallerden yapılan bornozlar duştan sonra son derece rahat kullanılmaktadır.
En çok da plajlarda havlu olarak da kullanılmaya başlamıştır. Özellikle rengarenk desenler ve kesimler sayesinde plaj modasında peştemaller yerini çoktan almıştır. Peştemal ince iplikten dokunduğu için çantanızda fazla yer kaplamadığından taşıması son derece pratiktir. Yine ince oluşu hızlı kurumasına sebep olacağı için yoğun bakteri oluşumunu da engellemektedir.
Siz de plajlarda Dosimira’nın rengarenk peştemalleriyle hem rahat hem de capcanlı görünebilirsiniz.

6 Haziran 2016 Pazartesi

Safran Çiçeğinin Mucizesi


Dünyanın en zor açan çiçeklerinden birinin hikayesini dinlemek ister misiniz?

Aslında Dosimira koleksiyonunda her ürünün bir hikayesi olduğu gibi safran çiçekli fularımızın da bir başlangıç noktası var elbette.
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi derler ya hani, ikinci gruba dahil olmak aslında ne büyük şanstır herkes  için? Biz ürünlerimizde kullandığımız desenleri ve temaları aslında hep seyahatlerimiz sırasında özel ve güzel şeylerden ani bir etkilenmeyle oluşturduk bugüne kadar, safran çiçekli fularımızın hikayesi de işte böyle başladı.

Safran bitkisi (orjinal ismi ‘’crocus sativus’’) 25-30 cm boyuna kadar ulaşabilen ve sonbaharda çiçek açan bir bitkidir. Mor renkli eşsiz güzelliğe sahip olan çiçeğinin üstünde 3 lif vardır ve bu liflerin kurutulmasıyla dünyanın en pahalı baharatlarından biri olan safran baharatı meydana gelir.
Peki neden bu kadar pahalıdır biliyor musunuz? Çünkü yarım kilo safran baharatı elde etmek için 75 bin çiçeğin yaklaşık 200 bin lifi kurutmak gerekir ki, bu da yaklaşık olarak 1 dönümlük bir tarlanın ekimi ile elde edilebilir. Aynı zamanda tüm süreçte de ciddi bir emek istemektedir. Sabah henüz güneş doğmadan elle tek tek toplanmak zorundadır.

Ancak sonunda bütün bu zahmetlere değdi dedirtecek bir niteliğe sahiptir safran. 1 gr safran baharatının yaklaşık 15-20 TL’ye satılmasının başka bir sürü de sebebi vardır aslında. Kendi ağırlığının yaklaşık olarak 100 bin katı kadar sıvıyı boyayabilme özelliği sayesinde bugün birçok endüstride kullanılmaktadır. Yüzyıllar boyu yapılan araştırmalar, gözlemler sonucunda da şifalı bitkiler kategorisinde de en başlarda yerini almıştır. Doğru dozda kullanıldığı takdirde iştah kapatıcı özelliği tespit edildiği gibi, yatıştırıcı özelliğe sahip olduğundan dolayı birçok psikolojik hastalığın tedavisinde de kullanılmaktadır. Bunun yanında karaciğere de iyi geldiği gözlenmiştir.
Ancak birçok bitkinin yanlış kullanımda yan etkileri olduğu gibi safranın da yanlış kullanımlarda olumsuz sonuçlar doğurduğunu unutmamak gerekir. Zehirlenme gibi durumlar yaşanabileceği gibi özellikle hamile bayanların safran kullanması düşük yapma risklerini yüksek oranda artırmaktadır.
Türkiye’de Safranbolu’ya adını veren safran bitkisi Urfa bölgesinde’de yetişmektedir ve biz de aslında bu güzel çiçekle ilk kez Safranbolu bölgesinde tanıştık.

Tabi bu kadar kıymetli bir çiçeğin tarihte ve edebiyatta yer almamış olması neredeyse imkansızdır. Ana vatanı Mezapotamya olan safran çok eski medeniyetlerde bile ilaç reçetelerinde kullanılmıştır. Mitolojik dönemlerde ise Tanrıçaların safranla süslendiği bilgisine ulaşabiliyoruz farklı kaynaklarda. Safranın cinsel gücü artırıcı özelliğini keşfeden Romalılar yeni evli çiftlerin yatak odasını safran çiçekleriyle süslerlermiş.

Hiç dikkat ettiniz mi? Bizans İmparatorluğu dönemine ait resimlerde azizlerin başının üstünde hep bir sarı hare vardır, bunun bile safran renginden geldiği söylenmektedir.

Tibet ve Hindistan taraflarına gidersek, Buda’nın ölümünden sonra rahiplerin safranla boyanmış kıyafetler giymeye başladığını öğreniyoruz. Safranın aslında spiritüel bir yanı da ortaya çıkmış oluyor böylece.


Günümüzde Hindistan’da bulunan bir sınıftaki kadınların ellerini hala safranla boyayarak masumiyeti ve saflığı temsil ettiğini öğrendik yaptığımız araştırmalardan.

Mitolojide de yok değil elbette safran çiçeği. Birçok farklı hikayenin varolmasıyla birlikte burada bizi en çok etkileyen hikayesi şöyle;

Safranın bilinen ismi Krokos, aslında Yunan Tanrıları’ndan Ermis’in arkadaşıdır ve şakalaşırken kafasına yanlışlıkla ciddi bir zarar verir ve Krokos’un kafası kanamaya başlar. Başından damlayan 3 damla kan safran çiçeğinin üstüne düşer ve bugün kurutarak o çok kıymetli safran baharatının kaynağı olan 3 kırmızı lifi oluşturur. Krotos ölür ve bu eşsiz güzellikteki çiçeğin ismi o günden sonra Krotos olarak bilinir.

Safran Bitkisi buraya sığdıramayacağımız daha nice hikayeler barındırır içinde. Hem çiçeğinin güzelliği, hem bitmek bilmeyen hikayeleri, hem ruhani gücü, hem de şifasıyla bizi çok etkileyen safranı biz tasarlayıp kıyafetlerinizi tamamlayan bir aksesuar haline dönüştürdük.

Siz de istemez misiniz böylesine mucizevi bir çiçeğin ışığını üstünüzde taşımayı?

2 Haziran 2016 Perşembe

Çiçekler Dosimira'ya ilham verdi


Çiçeklerin dili olsa da konuşsa...Kim demiş yok diye?  Yok mu gerçekten yoksa biz mi duyamıyoruz?

Doğanın bize sunduğu mucizelerden bir diğeridir çiçekler. Aslında üremeyi sağlayan organları taşıyan yapıdır.  Her çiçekte aynı olmamakla birlikte genellikle Taç Yapraklar ve Çanak Yapraklar olmak üzere iki kısımdan oluşur. Çiçek henüz tomurcuk halindeyken onu dışarıdan alabileceği zararlara karşı koruyan yapıya Taç yaprak, rengarenk ve büyüleyici yapısıyla birçok canlıyı kendine aşık ederek tozlaşmayı sağlayan kısma ise çanak yaprak deriz.

Aslında kendi türünün devamını sağlamakla görevli olan bu kısım biz insanları da cezbedip aşık etmez mi kendine? Kimi zaman aşkın, kimi zaman ayrılığın, bazen asaletin bazen şatafatın, dinginliğin veya sadeliğin sembolüdür. Doğada, sokaklarda, evimizde, odamızda, işyerinde masamızın üzerinde gördüğümüz zaman ruhumuzu dinlendirir. Özel günlerde olmazsa olmazdır, bir demet kırmızı gülün yerini hangi değerli hediye tutabilir ki? Zengini, fakiri, kadını veya erkeği çiçekleri sevmiyorum diyen yoktur herhalde...

Doğada 1.2 milyon çeşit çiçek türü olduğunu biliyor musunuz? Çiçeklerin insan psikolojisi üzerinde etkileri olduğunu hepimiz tahmin ederiz, yaşar hissederiz ancak bunun kanıtlanmış bazı araştırma sonuçları bile mevcut. 22 Eylül 2000 yılında Dr. Haviland Jones tarafından yapılan bir araştırma sonucunda Çiçek Endüstrisi’ne açıklanan sonuçlara göre

  • İnsan içinde bulunduğu pozitif psikolojiyi çiçeklerle birlikte daha uzun süre koruyabiliyor. Mutluysanız daha uzun süre mutlusunuz.
  • Çiçeklerin bulunduğu ortamlarda arkadaşlık ve ailevi ilişkiler daha samimi ve içten oluyor, ortama daima pozitif enerji yayıyor.
  • Çiçeklerin kişiyi mutlu etme konusunda hızlı etkileri var. Üstelik kişilerin tepkisi tüm yaş gruplarında aynı şekilde gözlemlenebiliyor.
  • Çiçek paylaşım duygusunu arttırıcı özelliğe sahiptir. Çiçek alan  kişiler çiçeklerini diğer insanların da görebileceği yerlere koyma eğiliminde oluyor. Bu insana özgü genel ve doğal bir güdü.


      Çiçeklerin eşsiz büyüsü Dosimira’ya da ilham vermektedir ve  ana tasarım temalarından biri çiçektir. Hayatımızda bu kadar önemli yer tutan bir güzelliği neden üzerimizde taşımayalım ki? Neden aynaya baktığımızda kendimizi rengarenk çiçek bahçelerinin ortasında bulmayalım? Ürün gamında onlarca çeşit çiçek deseni barındıran Dosimira ürünlerini kullandığınızda çiçeklerin büyüsünü ruhunuzda hissedersiniz.

      Siz de Dosimira’nın en güzel çiçek bahçelerini gezinmek ve bizimle pırıl pırıl parlamak  isterseniz Dosimira ürünlerine göz atmayı unutmayın J

Sağlığınız için Pamuklu Giysilerden Vazgeçmeyin


Son yıllarda pamuklu giysilerin hammaddesinin ekim alanlarının azalması ve pamuklu ürünlerin maliyetinin artmasıyla birlikte pamuklu ürünlerin kullanımı azalmıştır. Maliyeti biraz daha el yaksa da aslında sağlıklı bir cilde sahip olmak için pamuklu giysilerden vazgeçmeyin. Sentetik ve naylon kıyafetler kullandığınızda aslında siz de gün içinde teninizde oluşan rahatsızlığı hissedersiniz, gerek terletme özelliğiyle, gerekse alerji gibi farklı sıkıntılara yol açması sebebiyle cildinizin nefes almasını engeller.

Özellikle cildi hassas kişilerin iç çamaşır seçiminden günlük kullandığı kıyafetlere kadar bu konuya özen göstermesi gerekir. Yazın bir de güneş ışığının olumsuz etkileri cildinize zararlı maddelerden yapılmış kıyafetlerle birleştiğinde bunun sonuçları zaman zaman detadi edilmesi gereken önemli cilt rahatsızlıklarına dönüşebilmektedir.

Dosimira olarak bu yola çıkarken modayı sağlıkla birleştirme ilkesinden taviz vermemeye kararlıydık. Pamuklu bir şalın günün sonunda teninizde ve dolayısıyla ruhunuzda bıraktığı rahatlığı sadece dokunarak değil, kullanarak hissedersiniz. Serin havalarda sıcak, sıcak havalarda ise teninizi terletmeden olması gereken ısıda tutma özelliğiyle pamuk gerçekten bir doğa mucizesidir.
Bu sebeptendir ki arkeolojik kalıntılarda 6000 ila 7000 yıl öncesine ait Hindistan’da pamuğun değişik tiplerinin tarımının yapılarak giyim amaçlı kullanıldığına dair buldular elde edilmiştir. Pamuğun yolculuğu daha sonra Mezapotamya oradan da Eski Mısır’a devam etmiştir.

İsminin doğuş hikayesine bakarsak da önce Arapça’da kutun (‘al kutun’) olarak ifade edilirken, İngilizce’ye cotton, İspanyolca’ya ise algodón olarak aktarılmıştır. Bugünkü Türkiye topraklarının tarihçesinde ise M.Ö. 330 yılına dek uzanan bir hikayesi vardır pamuğun.
Dosimira olarak biz pamuğun mucizesinin farkına varıp onu sizin için tasarlıyoruz. Sağlık için ise size yalnızca alıp kullanmak düşüyor.

Pamuk gibi yumuşak , sağlıklı günler dileriz.